7 Şubat 2021 Pazar

HİÇ ÖNEMİ YOK

         Merhaba, öncelikle yazılarımı okuyan ve zaman ayırıp bana destek vermek için yorum yapan sana gerçekten tüm kalbimle kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. Her ne kadar karantina sürecinde tek yaptığımız sosyal medyada dolaşmak olsa da uzun bir yazıyı okumak bazılarımızı yorabilir yada bunaltabilir. Bu sebeple tekrar yazımı okuyan güzel kalbine teşekkür etmek istedim bu sayede. 

         Umarım iyisindir. Ben güzel bir hafta geçirdim. Eğer beni tanıyorsan hemen hemen her gün spor yaptığımı, sağlıklı beslediğimi ve bunun bana çok güzel enerji verdiğinden bahsettiğim biliyorsundur. Ama ben tekrardan söylemek isterim ki son 1 yıldır başladım spor yapma serüvenimde çok güzel bir noktaya ulaştım, bunun 6 ay öncesi başlangıç süreci de var tabii ki ama orda çalışıyorum diye bahane ederek hep erteliyordum (yapmak istediklerini, hayallerini asla erteleme) sağlıklı yaşama düşüncesini, yanlış yapmışım. Bu konudan da bir ara detaylıca bahsetmek isterim, sende istersen. Biliyorsun okulumun bu hafta ilk haftasıydı, toplam 4 dersim var Türkiye’deki gibi değilmiş üniversite topu topu 4 ders verdiler ama 8 derse bedel inan. Okulu unutmuş biri için, bir de başka dilde olunca ikiye katlanıyor zorluk. Ama inan hiç şikayet etmiyorum bu tatlı yoğunluktan ve zorluktan, her gün kalkabildiğim saatte kalkıyor (çünkü eşim gece geç saatlere kadar çalışıyor ve onun yaptığı telefon konuşmalarından dolayı erkenden uyuyamıyor haliyle bu yüzden sabah erken kalkamıyorum, eh evlilik de böyle birşeymiş) ve günlüğümü yazıyorum. Günlük yazmanın sizi rahatlatan başka bir alternatif olduğunu biliyor muydun? Mutlaka denemelisin. Canım Merve’ye bana bu alışkanlığı kazandırdığı için özellikle teşekkür etmeliyim. (aslında bana hergün 3 sayfa yaz demişti ama ben günlükte en az 2 sayfa yazıyorum) Okul diyordum, ilk haftamı bugün bir dersimdeki sunumumdan aldığım tam puanla bitirdim çok şükür, çok da fena değilmiş İngilizcem onu farkettim. Daha önce ki yazımda Kıbrıs’ta okula gittiğimden bahsetmiştim hatırlarsan eğer, sınıfımdaki herkes 18-22 yaşları arasındaydı, ne hikmetse bu yeni sınıfımda da yaşı büyük olan tek öğrenci benim. Bu bir tesadüf müdür, yoksa evrenin bana gönderdiği bir mesaj mıdır anlamadım. Kıbrıs’taki üniversitemde kendimi kötü hissetmiştim, küçük yaşta gençlerle aynı sınıfta olmaktan ama bu yeni okulumda inan bana hiç kötü hissetmiyorum. Bunun da sebebi geçen yaz döneminde Canım Selin sayesinde Teksas eyaletinin verdiği ücretsiz İngilizce dersine girme şansım olmuştu, görmelisiniz belki 70 yaşındaki adam hali hazırda kendi dili hariç 2 farklı dil biliyor olmasına rağmen yeni bir dil(Ingilizce) öğrenme çabasındaydı, aslında çok uzun süredir de Amerika’da yaşıyordu demekki bu zaman zarfında öğrenememişti yada vakti olmamıştı ama en azından o çabası bana büyük bir ders ve güzel bir örnek olmuştu.

         Bir başka güzel sebep ise; Kemal Sunal’ı hatırlar mısın? Kim hatırlamaz ki diyorsun değil mi okurken? Evet kelimelere sığmayacak kadar çok sevdiğim bir oyuncuydu. Bir çoğunuz gibi bende onun o güzel filmleri ile büyüdüm. Hani ne zaman televizyonda yayına koysalar binlerce kez izlenmiş olmasına aldırmayıp, her defasında daha heyecanla izlediğin, duygusal yerlerinde her defasında daha da çok seni ağlatan o oyuncu… Hiç unutmuyorum bir gün ana haberde Kemal Sunal 51 yaşından sonra üniversite mezunu oldu diye bir haber çıkmıştı, ve ondan sonra da etrafımda bir çok insandan Kemal Sunal geç de olsa mezun olma hikayesi örneğini duymuştum. Evet onun hikayesi de bambaşkaydı, hayatın verdiği şartlardan dolayı 27 yılda bitirmişti belki… Ama olsun bitirmişti nihayetinde. Rahmetlinin o konuşmadan tüm kalabalığı güldürdüğü güzel gülüşünü hatırlıyorum bazen açıp videolarına bakıyorum. Tabii o zamanlar çocuktum anlamıyordum ama şimdi anlıyorum ki, eğitimin yaşı, yaşının da yapmak istediklerinin yanında hiç önemi yok. 

TANRI HERKESI MUTLULUGU ANLAYABILECEK SEKILDE YARATTI

     Uzun süredir bazı dostlardan artık yazmayı bırakıp bırakmadığım konusunda mesajlar alıyorum. Hayır sadece zor günlerden geçiyorum. Fark...