28 Ocak 2021 Perşembe

ISTE YETER KI

    Belki de hayatımın en güzel günlerinden biri bugün. 5 yıl önce kazayla barajı geçtiğim üniversite sınavının sonucunu aldığımda da bu duyguları hissetmiştim.  Haklısın bazıları için çok basit bir histir bu belki ama benim için çok önemli üniversite okumak hele ki ailemde hiç üniversite bitiren biri olmadığını ve annemin tek hayali benim havaya kep atmamı görmeyi istediğini düşünürsek. 


    Türkiye’de iken çok eksikliğini hissetmemiştim okumamış olmanın eh Kıbrıs’ta da kaza ile kazanmıştım zaten, ama yanlış düşünme bölümümü çok sevmiştim. Çalışmak ve okumak zordu işyerimin ve müdürlerimin desteği sayesinde  o da hallolmuştu. Velhasıl otelde çalıştığım pozisyon gereği ilk yılın ortalarında aklıma düşen İngilizce öğrenme merak ve arzusu, otele yarı zamanlı çalışmaya gelen bir öğrenci ile tanışmamla başladı Amerika’ya gelme maceram. 3 aylığına diye gelip burada kalınca mecbur üniversitemi de bırakmak zorunda kalmıştım hani o nolursa olsun bitirip annemi kep atma törenine çağıracağım üniversite. Başlarda çok üzülmüştüm 25 yaşına geldim ve herhangi bir bölüm mezunu olamadım, mesleğim yok, vs... Hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki hayat bazen planladığımız gibi gitmiyor, eh Amerika’da ki hayat gailesi de hiçbir gaileye benzemiyor. Hayatımı hep turizmde çalışarak sürdürdüm, o zamanlar evli olmayınca çok sorun etmiyordum bayramlarda izinsiz olmayı.  Ama evlenince her şey değişmişti daha önce de bahsetmiştim ya evlenince çok değiştim diye, artık restaurantta çalışmanın beni günden güne yıprattığını derinden hissediyordum. Birde buradaki restaurantlar ve müşterileri farklı insanlar.... Çok tanınan ve uzun süre çalışmayı istediğim bir Türk restaurantında çalıştım evliliğimin ilk 6 ayı ve kabus gibiydi. Restaurant lüks ama ah söylemek bile istemiyorum.  Eşime ilk ilgi duyduğum an yemek yemeye gittiğimizde bize su servisi yapan çocuğa halini hattını sormasıydı. Genelde yapmazlar bunu o su servisi yapan kişi sessiz biridir. Amerika’ya ilk geldiğimde kendime verdiğim sözlerden birisi asla kendini mutsuz edecek birşey yapma olmaktı evet bazen kısa bir süre bir işverene katlanmak zorunda olmuş olsamda yıllarca kendimi yıpratmadım bir işyeri ile. Ve kesinlikle sana da tavsiye ediyorum zira hayat kısa… Böyle böyle artık buralarda çalışarak ne kadar iyi para kazansanda bu hayata ait olmadığımı ve bu hayatın bir sonu olmadığını son bir yılda anlayıp internette bulduğum her okula başvuru yaptım sanki üniversite seviyesinde İngilizcem varmış gibi. Ingilizce’yi genelde okula giderek öğrenirler yada vizelerini güvende tutmak için okula giderler eh para verdiği okullara gidince öğreniyorlar haliyle. Bense hani hayat gailesi demiştim ya heh işte o yüzden hiç okula gitme fırsatım olmadı çalışmaktan. Tabii ki dili de sadece konuşarak öğrenmiştim. Son bir yılda New York kütüphanesinin yada diğer eyaletlerin verdiği ücretiz her derslere katılıp biraz daha geliştirdim, ama biliyorum ki hâlâ üniversite seviyesinde değil. 


    Ay çok bunaldınız değil mi? Bende anlatırken bunaldım. Tamam susuyorum bugün neden mutlu olduğuma gelirsek, sadece konuşarak öğrendiğim İngilizcemle başvuru yaptığım okula istedikleri sınavlara girip, akademik yazılarını yazıp sonunda kabul alıp bugün kaydımı yaptırdım. Sevincim bu yüzden, başta da söylemiştim üniversite okumak bazıları için boş gelebilir ama Amerika’da yaşıyorsan ve kaliteli bir hayat istiyorsan mutlaka bir diploman olmalı benim bide isteğim ailemde birinin üniversite mezunu olması. Bunu kendi çapımda bir başarı hikayesi diye bloguma eklemek istedim. Sen istersen her şeyi yaparsın bunu hiç unutma lütfen. 5 yıl önce ikinci bir dil konuşabileceğime inanmazken, yeni öğrendiğim bir dilde okula başlamak bir kanıtsa senin de istediğin her şeyi yapacağına kanıttır. Ve en güzeli de anneme yıllar önce  söz verdiğim kep atma sözünü 30’una gelmiş olsamda tutabileceğim. Umarım keyif aldın. Okul nasıl gidiyor diye yazarım mutlaka. Sevgi ile kal. 

9 Ocak 2021 Cumartesi

ATSAN ATILMAZ, SATSAN SATILMAZ

    Uykunun bana erkenden gelip birkaç saat sonra geri gittiği bir geceden herkese merhaba! Bu defa eşimin, kız kardeşinin salonundaki küçük Japon balıklarının nefes aldığı o akvaryumun sesi de tuzu biberi oldu uykusuzluğuma. Sonunda geçen sene heyecanla başladığımız 2020’den kurtulduk. Eşimin kız kardeşinin evi dedim evet, tüm riskleri alıp gelmek zorunda kaldık. Bir yıldır biz evde onlar evde, her tatilde ailesinin yanına giden eşim eh haliyle sürekli aynı evde benle kalınca ailesini görme isteği ikiye katlandı. Bende çok özlemiştim zaten onları. Ne yalan söyliyeyim çok da mutluyum geldiğimiz için. 


    Evlenince değişen bir ben miyim gerçekten merak ediyorum? Sen de değiştin mi? Mesela ben herşeyi gerçekten şimdi daha iyi anlıyorum küçük bir aile kurunca. Beni değiştiren, daha doğrusu olgunlaştırdığını düşündüğüm bir durum aile kavramı... Kendilerine ailenin ne demek olduğu öğretilmeyen ebeveynle büyüdüm ben. Bana kalırsa aile olmak, evlenmeden önce herkese öğretilmeli ki sonra aile olunabilsin. Açıkçası çok da zordu ve onların bilmediği bir şeyi bana öğretmelerini beklemek de onlara yapılabilecek çok büyük bir haksızlıktı. Sahi neydi aile? Geniş bir aileye sahip olmama rağmen onlarla bağım olmaması gerçekten çok üzüyor beni aslında. Sahi neden bağ yok aramızda? Ben ki Hacı Uzunlar’ın defalarca hac görevini gerçekleştirmiş biricik oğullarının kızıydım. Ama hiç de biricik bir torun yada bir insan olarak sevilmedim onların gözünde. Dinimizde önce aile denmiyor mu? Gerçekten anlamıyorum ama suçladığım birçok insan var böyle birbirimize uzak olmamıza sebep olan, sırf bu soğukluktan dolayı hiçbir kuzen bağımın olmaması da haliyle kaçınılmaz. Tamam haklısın, düşünce yapım ve hayata bakış açım büyüdüğüm ortama göre aykırı bunu kabul ediyorum, ama önemli olan bu hayatta kimseyi kırmamış olmam değil mi? Neye göre karar veriyorsunuz birini ailenize alırken? Ben artık bu yüzden sevilmemeyi de kabul ediyorum, hem bu farklı düşünce yapıları degil midir ki aileyi bir arada tutan? Bazen diyorum ki eğer bir kaçı yanımda olsalardı, bana hakettiğim değeri verselerdi böyle kilometrelerce uzakta kendime hayat kurma çabasında olmazdım. Ama sonra iyi ki de yanımda olmamışlar diyorum. Yoksa nasıl tanışacaktım dünyanın en güzel kalpli insanı ile. Hatta belki de bu yüzden kültürümüzün çok başka ama saygımızın hiç eksilmediği bir aileye sahip oldum Allah’ın Amerika’sında. İşte onunla evlendikten sonra ne olursa olsun ailemi sevmeyi, onlara olan kızgınlığımı bir kenara bırakmayı öğrendim.. Benim gençken olduğu gibi ( hâlâ da gencim) onlarında çok hatası oldu, hatta bazen düşündüğümde affedilemez olduğunu hissettiğim hatalar. Ama biz insanoğlu işte… 


    Genelde cahildim derler ya bu hataları düzeltmeye çalışırken, artık ben hepsine inanıyor ve hep güzel şeyler düşünmek istiyorum. Çünkü benim vaktim yok beni muhafazakar ailem seviyor mu diye düşünmeye. Bu yüzden kendime dedim ve; sana da söylüyorum sende affetmelisin hayatından çıkaramayacağın insanların hatalarını. Hani var ya bazı insanlar atsan atılmaz, satsan satılmazlar grubundakiler... 

TANRI HERKESI MUTLULUGU ANLAYABILECEK SEKILDE YARATTI

     Uzun süredir bazı dostlardan artık yazmayı bırakıp bırakmadığım konusunda mesajlar alıyorum. Hayır sadece zor günlerden geçiyorum. Fark...